9
Bir kadın düşünün; Çıkarsız, koşulsuz, kusursuz düşersiniz gönlüne…
Hep açık bir kapı, şüphesiz bende seviliyor muyum çabasına girmeden bir yüreği fethettiğinizi düşünün…Bir tabir vardır ‘’ Her kes kendi hayatını yaşar’’ O’nun kendi hayatı yoktur. Sen bir damlacık gibi gönlüne düştüğün gün,uykusunu, beslenmesini, zamanını sana bahşetmiştir artık…
O’nun için yeni bir dünya, ekseninde sen varsın…
Bütün sevgilere, sevgililere veda etmeden el sallar…
Kendisi ile baş başa kalmaya bile zaman bulamaz.Habire koşar koşuşturur,bütün cazip kavramları
terennüm eyler, kendisini düşünmeye hiç vakti yoktur…
Bir kadın düşünün; gönlüne düştüğünüz gün, O’nun için sözler kifayetsizdir artık…
Sen kendini bilme yolunda mesafe aldıkça,O sana ciltsiz rehberdir.Senin yaşamın O’nun kendisidir.
Senin dışında, kendi içinde geçen bütün yolları elleri ile kapatmıştır.Hayatındaki tek netlik sensin
Asliyetini ve şahsiyetini seninle birleştirmiştir. Nefsi ile barışık, senin için en hür sevgilerden, zevklerden, uzaklaşmıştır…
Söz konusu sen olunca; her şey tereddütsüzdür,korkusuzdur, parmağına diken batsa O’nun gönlü yaralanır… Senin canın sıkıldı mı? O’nun yüreği sıkışık bir kafeste parçalanır.
Bir kadın düşünün;sevginin bütün yolu O’nun erkanın da geçer…
Gönlü senin hal diline göre konuşur, kırık dökük sözler söyleme çabasına girmez.
Senin kabullerin O’nun koşulsuz kabulleridir.Senin sevdiklerin O’na da sevgilidir…
Senin bütün yaramazlıklarını kusur aramadan gözlerinin ışıltısı ile örter.
Yıllar geçer sen değişirsin, ihmal edersin. İşin eşin arasında O’nu tercihlerde zorlanırsın.
Bazen mesafeleri bahane edersin.Her şeye rağmen sen hep O’nun ilk göz ağrısısın…
Özler… Gel demez işlerin aksamasın, huzurun kaçmasın diye göz pınarlarını senden gizli akıtır içine.
Sen bilirsin;hep sana açık bir kapı vardır.Terkedilişinde, hastalığında, ağlamak istediğinde
kapıyı çalmaksızın içeri dalar, en mahrem sırlarını anlatır, yeniden o güzel tılsımlı sözleri ile yenilenirsin…
Sen O’nun için halen çakıl taşları ile oynayan bir çocuksun.Her yemek vakti gözleri seni arar, yediği yeşil soğanı bile kendisine çok görür, tencerede kaynayan yemek buharını miller ötesi sana ulaştırmaya çalışır…
Bir kadın düşünün;
Hastalığını bile kendisine lüks görmüş, sen incinme diye yıllarca gizlemiş.
Şimdi bütün gururu ile dünyaya ve sana bilincini kapatmış ben iyiyim dercesine güzel bir uykuya dalmış.
Son bir söz bile çıkmaz ağzında, hafızana kazınır üzülürsün diye duygularına bir kez daha gem vurmuş,
Mühürlemiş o güzel dudaklarını…
Kınalı saçları beyaz bone içinde, bir filim yıldızını andırır.
Sözlerin kifayetsiz olduğu yer…
Hayko Cepkin’ nin o muhteşem şarkısı çalınır kulaklarımda!
‘’Gökyüzü gibi gözlerinin içi,
Tutamam ki yıldızdan,
Halim kaybolmuş gibi.
Sen ağlama, ben ağlarım.
Gül ki gülsün yüzüm, bende biriktir seni.
Geç kaldım her anına, geç kaldım efkarına’’
Geç kaldım annem, geç kaldım her anına…
(2015 yılında yaşama veda eden anneme ithafen tüm annelere saygıyla…)
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --