9
Kaç zamandır köydeyim, gürültüden uzakta.. Şehre uzaklığım 40 km. Bu da şu demek oluyor ;kimyasal etkiden en az 30 km. Uzaktasınız. Daha önceden bir birini takip eden ekolojiye ilişkin iki yazı kaleme almıştım.Zaman mekan açısından yerinde bir yazıydı, derken Diyarbakır ile Mardini kapsayan ve sonuçları çok ağır olan yangın gerçekleşti.Halk olarak çok üzgün ve acılıyız..
Halkımızın temel geçim kaynağı olan hayvanlardan on binlercesi telef oldu. Bir o kadar ekili alan yok olurken onlarca insan da hayatını kaybetti.
Bu yangının sonucunda birinci derecede bölge halkı etkilendiği açık, lakin kimi sosyal medyada şöylesi yaklaşımları okumak ve görmek mümkün, "oh oldu, oy vermezseniz cezasını çekeceksiniz.." biçiminde paylaşımlar yapıldı, bu paylaşımları spontane paylaşımlar olarak göremeyiz.
Düşünün ki bir toplum sürekli olarak hem "milliyetçilik" hem de din adına "dincilik" ideolojisi ekseninde sürekli olarak zehirleniyor. Muktedirlerin iktidarda kalmasının temel paradigmasal refaranlsrı ise yukarıda ki pragrafda dile getirdiğim ideoloji ile beslenmekte.
Bir toplumu sömürmenin,inancını sürekli istismar etmenin, herhangi bir kriz karşısında milliyetçi dalgayı durmadan propaganda etmenin toplumsal ilerlemeye bir katkısı oldu mu? hayır!!
Konumuza tekrardan dönecek olursak, yangın ve ekoloji üzerinden yazımız devam edebiliriz. Daha önceki yazılarımda dile getirdiğim üzere, ekolojik dengenin sağlanması milyarlarca yıl süren evrim sürecinin sonucu olduğunu biliyoruz. Küresel kapitalizmin doğaya karşı sürekli müdahalesi nedeniyle bu doğal döngü de bir çok arıza ve aksamalar yaşanması kaçınılmazdır..
1-)Yangınların bir çoğu insan eliyle çıkartıldığını biliyoruz.Yangınların eko sistemdeki tahribatını şöyle sıralayabiliriz;yangın bölgesindeki endemik bitkinin yok olması, hayvan popülasyonlarıın yok olması.. Toprağı sürekli işleyen mikro organizmaların yok olması.Oysa doğada ki bütün canlı popülasyonları ve besin zincirinin bir birine bağlı olduğunu, gezegenin her hangi bir bölgesinde doğal dengenin bozulması nedeniyle tüm gezegende ki canlı popülasyonu olumsuz bir biçimde etkilediğini biliyoruz.
2-)Şöylesi bir örnek verilebilir:Amazon ormanlarının % 60'ı tarım alanlarına açıldı, oysa doğaya salınan karbonun dengeleyen bu ormanlar giderek yok ediliyor, şöyle ki;ağaç salınan karbonu kendi bünyesine alır, bir çok işlem sonucunda doğaya tekrardan oksijen olarak salar..Buradan hareketle şu hususu belirtmekte fayda var,gezegenimizin bir atmosferik ve litosferik vb.dengesi var. Her ne kadar Karbon(cr) elementinin canlı organizmaın yapı taşını oluştursa da bu dengeyi insan eliyle bozduğunuzda yani küresel kapitalist hegomanyanın üretim ve tüketim dengesini bozarak bitmek bilmeyen büyümesi nedeniyle enerji ihtiyacı bağlamında ekonomik ve toplumsal mühendisliği sonucunda geri dönüşü olmayan tahribatlarını sıralayacağız.
a-)Kapitalist üretim ve tüketim sonucunda doğaya salınan aşırı miktarda ki karbonun atmosferin ön yüzünde kalın bir gaz tabakası oluşturması neticesinde atmosferden giriş yapan güneş ışınlarının %15'i nin bitki hayvan ve toprak tarafından soğrulması geriye kalan %85'i nin atmosferin dışına geri gitmesi gerekirken atmosferin önünde oluşan kalın karbon ve fosil yakıtlar ile sera gazlarının oluşturduğu gaz tabakası tarafından belirtilen miktarın çok üstünde atmosferin içinde hapsedilmesi.
b-)Bunun sonucunda gezegenimize etkileri:gezegenimizde ısı derecesini yükselmesi, buzulların erimesi,kutuplarda yaşayan canlı popülasyonların kitlesel olarak yok oluşu. Deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklığın artması, temiz su kaynaklarının yok olması(kimi dağlara artık kar düşmemekte)yeraltı sularının aşırı sulama nedeniyle tüketilmesi vb.Örneklerde verdiğimiz veriler bir iklim krizinin adım adım gezegenimlzi bir bütün olarak nasıl etkilediğini tüm şiddetiyle görüp yaşıyacağız.
Sonuç olarak;Küresel Kapitalizmin hegomonik yayılımı, durdurulamaz enerji ihtiyacı, besin zincirinin en önemli halkası olan tohumların genetik yapısını değiştirmesi, insan hayvan ve bitki popülasyonlarında yaşanan bozulma ve organizmadaki bozulmayla birlikte hastalıklara neden olan patojenlere açık hale gelmesi kaçılmazdır.
c-)organizmanın bağışıklık sisteminin bozulması, zayıflaması yukarıda bahse konularla direk ilintili olduğunu binlerce deneyin sonucu tespit edildiği biliniyor;bu vb. geri dönüşü olmayan tahribatlara karşı alternatif bir yaşam şayet inşaa edilmezse bu gidişatın gezegenimizde geri dönülemez kitlesel soy tükenişlere yol açacağı kaçınılmazdır.
Mehmet Güzel_GlobalKalem
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --