9
GlobalKalem
Röportaj-Haliye Donmuş
Sorour henüz 20 yaşında. İran’da tek erkek kuaförü. Renkli bir kişiliğe sahip. Giyimi makyajı, kendine has. Özgürlükçü bir ruha sahip. Öyle ki bu konuda ailesini bile zaman zaman karşısına almış. Tatlı gülümsemesinin altında kocaman hayalleri ve cesareti var.
İran’da en yasaklı günlerde, gizli gizli erkek berberliğini yapmış. Bu konuda iddialı.‘’Benim kadar iyi erkek saç ve sakal kesen bir meslektaşımı tanımıyorum’’ diyor.
Genelde biz röportaj yapacağımız kişiyi belirleriz. Ama Sorour bu konuda da bildiğini yaptırdı bize. Beni aradı yaşadıklarını, ideallerini, Mahsa Amini için sesini duyurmak istediğini söyledi. Son dönemlerde bazı kesimlerin kendileri için hassas ve kutsal sayılan bu dava üzerinde prim yaptıklarını ve popülerlik için kullandıklarını, bu konuda duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Evet bir gazeteci popülist olamaz ideailist olur. Gerçekleri saptırmadan kamuoyuna sunar duyarlılık gösterir. Tam bu orta noktada Sorour ile buluştuk.
Sıcak bir karşılama oldu. Birbirimize sarıldık. Üç aydır Türkiye de olmasına rağmen, güzel Türkçe konuşuyor. Türkçe ile birlikte dört dil biliyor.(Farsça,İngilizce,Arapça,Türkçe)
Moda sahilinde biraz gezip muhabbet ettikten sonra, röportaj için sakin bir cafe bulduk. O soğuk latte ben vazgeçilmez salepten bir yudum aldıktan sonra Sorour’in heyecanla hadi başlayalım bakışlarıyla birbirimize gülümsedik.
-Evet sevgili Sorour, şimdi seni dinliyorum. Üç aya yakın bir zamandır Türkiye’desin. Nasıl göç ettin seni buraya getiren neden neydi?
Sana Haliye’ciğim diyebilir miyim izin verirsen bizim kültürümüzde, abla teyze gibi yaş gereği kadınlara hitap etmeyiz. Herkese ismi ile hitap ederiz. (Gülüştük ve bana böyle hitap etmesinden hoşnut olduğumu söyledim) Ben İran’da ilk kadın erkek kuaförüyüm. Ama İran’da bu mesleği yapmak yasak. Ben bana bu mesleği öğreten hocamın kuaför dükânında geceleri gizli, gizli bir süre çalıştım. Ve bir gece korktuğum başıma geldi. Ahlak polisleri kapalı kepenklerin ardında yanan ışıkları fark etti ve kızıl saçlı kızı keşfetti. Beni elimdeki suç aleti makasla yakaladılar. Çok korktum başıma gelecek taciz, dayak diğer cezai yaptırımlar gözümde canlandı. İçeride saçını kesmekte olduğum müşterim ve hocam vardı. Hocam bana sessizce kaçmamı söyledi. Ben kaçtım ve ara sokaklarda saklanmayı başardım. Hocamın ellerine kelepçe takıldı ve tutuklandı. Hocamın kuaför dükkânı mühürlenerek kapatıldı. Büyük bir para cezasına çarptırıldı. Bu olay beni çok üzdü. Vicdanım sızladı günlerce psikolojim bozuldu depresyona girdim. Daha kötüsü bu olayı ailem öğrendi ve babam bana aşırı öfkelenip kızdı. Çünkü İran’da ahlak polisine yakalanmak çok kötü bir şey. Ailen ayıplanır ve dıştalanır.
-Bu olaydan sonra mı Türkiye serüvenin başladı?
Evet. Artık orada çalışamazdım. Ahlak polisine bir kez daha yakalanırsam kaçışım olmazdı. Ahlak polislerine sınırsız yetki verilmiş. Onlar size istediğini yapar. En yüksek maaşı alırlar. Sokaklarda daima ahlak polisleri devriye gezer. Sadece erkek ahlak polisi yok kadın ahlak polisleri de var. Doğru olan kaçmaktı. Aslında Avrupa’ya kaçmak istiyordum. Ama yeterince param yoktu. Bu nedenle Türkiye’yi seçtim. Bir şey daha var. İran’da bir kadın seyahat etmek isterse eğer, babası veya kocası tarafından izin belgesi alması gerekli. Babamı izin belgesi için ikna ettim. Üç ay önce Türkiye’ye geldim.
-Türkiye’de karşılaştığın zorluklar oldu mu?
Karşılaştığım en büyük zorluk dil sorunuydu. Hiç Türkçe bilmiyordum çok güzel İngilizce konuşurum. Ama Türkiye’de İngilizce konuşan insan çok az.Türkçe öğrenmem için dört ay gibi bir sürem vardı. Hedefledim ve başardım. Hiç bir yardım almadan, deftersiz, kitapsız sadece YouTube kanallarında Türk dizilerini izleyerek öğrendim. Sosyal medya üzerinde Türk arkadaşlar edindim onlarla yazışarak öğrendim. Bu benim için bir mucize gibi kendi kendime öğretmen oldum.B2 dil sınavında yüksek puan aldım. Gedik Üniversitesinde burs aldım. Ailemde hiçbir destek almadım. Bir ay sonra işe başladım. Her şeyi tercümansız, avukatsız kendim halettim. Ben de kendime şaşırdım. Şimdi bütün işlemlerim resmi.
Peki İran’da kadınlar için başka hangi yasaklar var?
Yasak demiyorum saçmalık diyorum. Örneğin ben erkek kuaförlüğü yapamıyorum bir erkekte kadın kuaförlüğü yapamaz. Ama kadın hastalıkları doktoru var. Sizce de bu çok ilginç değil mi? Başka saçma yasakları söyleyeyim size. Kadınlar stadyumlarda maç izleyemez. Kadınlar yüzemez. Kadınlar sokakta ve açık yerlerde sigara içemez. Bazı cafelerde kadınların sigara ve nargile içmeleri yasaktır. En önemlisi kadın başörtüsüz sokağa çıkarsa kırbaçlanarak cezalandırılır. Bir erkekle yan yana, el ele gezmek yasak. Ama kanunda 13 yaş bazen daha erken kız çocuğu ile evlenmek serbest. Başörtü ve uzun bol kıyafetler giymek zorunlu. Bu giyim şekline uymayanlar para ve hapis cezası alır.
-Tahran’da 13 Eylül’de ‘ahlak polisleri’ tarafından gözaltına alınan ve işkence sonrası komaya giren Mahsa Amini 16 Eylül’de vefat etti. Bu olay kısa sürede dünyaya yayıldı. Gösteriler ve protestolar ülkeyi karıştırdı. Bunun ile ilgili düşüncelerin nelerdir?
Mahsa Amini cinayeti politiktir. Devletler politiktir. Daima halkları birbirinden ayrıştırırlar. Bizde de bugüne kadar hep öyle oldu. Mahsa Amini Kürt. Bir Kürt kızı öldürüldü. Kürtler gördü ki, onlar için Farslar mücadele ediyor, Türkmenler mücadele ediyor. O zaman Kürt, Türk, Fars birbirimizi seviyoruz. Kürt kız ölmedi. Bir kadın öldü, bir insan öldü. Mahsa Amini kardeşimizin ölümü İran’lı kadınları uyandırdı. Mahsa Amini’den daha da vahim olaylar var. Her gün yaşları 15,17,20 olan gençler idam ediliyor. Protesto eden kadınlar öldürülüyor .Mahsa Amini bizim namusumuz ve şifremizdir.
-Ahlak polisi kaldırıldı denildi. Senin bilgilerin daha doğrudur ailen ile görüşüyorsun gerçekten kaldırıldı mı?
Bugün bütün dünyada halklar İran’lı kadınların haklarını konuşuyor. Devletler ise sessiz. Çünkü her devletin kendi halkına uyguladığı saçmalıklar, yasaklar ve yaptırımlar var. Ahlak polisi hiçbir şekilde kaldırılmadı. Çığ gibi büyüyen protestolardan korkuyorlar. Sokağa inmeye korkuyorlar. Evet bu kez onlar korkuyor. Esnaf kepenk kapatıyor, kadınlar meydanlarda başörtülerini yakıyor. İdamlara her gün bir yenisi eklenmesine rağmen halk artık korkmuyor. Herkes bir ağızla artık yeter diyor. Ahlak polisi resmi olarak kaldırılmadı. Halkın öfkesi, ve direnişi ahlak polisinin şimdilik sokağa inmesini engelledi.
-İran’a dönmeyi düşünüyor musun?
Ailemi çok özledim.Ama dönemem. Artık deşifre oldum.Sosyal medyada iran yasalarına aykırı paylaşımlar yaptım.İran'a girdiğim an tutuklanırım.Bilmiyorlar ben mesleğim ve özgürlüğüm için memleketimi,ailemi,sevdiklerimi geride bıraktım.Feminist biriyim.Feministliği yanlış anlıyorlar.Oysa femizim,hak eşitliği insanlık şerefi,onuru ve özgürlüğüdür.Ben böyle biliyor ve inanıyorum.
-Çok teşekkür ederim sevgili Sorour son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Elbette söyleyeceklerim var.Erkekleri ve kadınları ayırım yapmadan seviyorum.İnsanları seviyorum.Çalışkan ve enerjik özgürlüğüne düşkün kadınları daha çok seviyorum.Bir gün metrobüste bir kadın ile tanıştım.Enerjisi süperdi ve bizi bu gün burada buluşturdu.
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --