9
"cennetten kovulan Hz. Adem ile Havva, Tanrı tarafından cezalandırlarak, dünyaya gönderilir."Burada anahtar sözcük," Havva'nın yasak elma"yı yemesi sonrası başlayan süreci ele alarak yazımız başlayabiliriz.
Kadının cins kimliği olarak bu dünyada rolü nedir? diye baktığımızda ve sorguladığımızda, erkek zihni dünyasına göre " üreme ve hizmetten öte bir işleve sahip olmadığı"mantığı ile karşılaşıyoruz.
Dinsel bakış ve uhrevi yaklaşım,sözde "Tanrının kelamlarınca"tabulaştırılarak, sorgulanamaz, tartışılmaz olarak insanlığın önüne koyularak, toplumsal ilerlemenin de önü alınmış oldu.
Daha önceki yazılarım da da toplumsal ilerlemeye dair bir çok tespite bulunmuştum.Rönesans bu bakımdan referans olarak öne çıkar,her ne kadar Rönesans insanlığın kul olmaktan çıkıp birey olma yolunda çok yol alsa da, kadın açısında bu tespiti yapamayız.
Türkiye bağlamında bu temel soruna baktığımızda eril aklın kadına biçtiği rolden yola çıkarak karşımıza korkunç şeylerlerle karşılaştığımızı günlük pratik fiillerden görebiliyoruz.
"İstanbul sözleşmesi"yasasının geri alınması ile başlayan fiili durum, sokak hayvanlarına dönük çıkartılan" ölüm yasası" ile hem kadınların hem de sokak hayvanlarının katledilmelerine dönük adeta davetiye çıkartılmıştır.
Narin çocuğun hunharca ve kollektif bir cinayete kurban gitmesi sonrası toplum olarak nasıl bir psikoloji içerisinde olduğumuzun da en bariz örneğidir.
Sonrasında kadına, küçük kız çocuklarına dönük akıl almaz vahşet karşısında insanın tüyleri diken diken olmakta.
İkin gün önce,bir psikopat tarafından iki kadının başları kesilerek vahşice katledilmesi neyle izah edilebilir?Özellikle kadına yönelik bir birini takip eden cinayetler serisi münferit olaylar olarak kişilere indirgenemez. Bu cinayetler serisi toplumsal bir cinnet hali olarak karşımıza çıkmaktadır.
Daha yerinde bir tespitte bulunabiliriz, mesela:toplumun bu ruh hali ve psikolojisi kollektif cinayetler serisi olarak malesef karşımıza çıkıyor.
Öte yandan,ülkemize çok yüksek miktarda giren uyuşturucu maddenin toplumu adeta esir aldığını, yasaların hiç bir işlevi olmadığını,çetelerin ve uyuşturucu baronlarının neredeyse "iktidara ortak olduğu" kaos süreci yaşanmakta.Yönetilemez duruma gelmiş bir ülkenin sonun nereye varacağı bilirsizliğini korumakla birlikte,bu fiili durumda muhalefetin acil olarak erken genel seçime gidilmesi için bütün demokratik haklarının kullanmalıdır.
Sonuç olarak,yasak elma ile başlayan insanlığın "cennetten kovuluş" süreci kapitalist modernitenin günümüzde hegomonik sistemiyle insanlığı bu karanlığa ve kaosa serükleyerek devam ettiriyor.Bu karanlık süreçten ancak ve ancak "üçüncü yol" olarak formüle edilen paradigma ile ancak aşılabilinir.
Mehmet Güzel/GlobalKalem
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --