9
Güç,insanın her türlü haklı gerekçesi olduğu halde zayıfı ya da kurbanını öldürmemesidir.
Adamın biri hırsızlık yapar sonra yakalanır,imparatorun huzuruna çıkartılır;dizleri zangır zangır titreyen zanlı öldürüleceğini biliyordur lakin imparator onu affeder. İşte, güç dediğimiz şey ona bütün tasassarufları yapma yetkisi verdiği halde onu uygulamamasıdır.
"Schindlerin listesi" filmi Nazi Almanyasını konu alan bir filmdir.Yahudi toplumu toplama kamplarında çok ağır şartlarda karın tokluğuna çalıştırılmakta;ağır şartlarda çalıştırılan insanların kimisi mimar, kimisi mühendis ve kimisi de doktor. Kısacası bu toplumun bireyleri neredeyse çoğu eğitimli liyakatlı insanlardan oluşmaktadır.
Bir gün esir kampında bir tavuk çalınır, Nazi subayı insanları karşısında sıraya dizerek(Kadın, erkek ve çocuklardan oluşan topluluk)elindeki tüfeği onlara doğrultarak "tavuğu çalma suçunu kim işledi" diye sorar, cevap alamayınca sıraya dizilmiş ölümü bekleyen insanlardan birini vurur, küçük bir çocuk ağlayarak öne çıkar, subay çocuğa "çalma suçunu sen mi işledin" der. Çocuk, "hayır" diyerek hıçkırıklar içinde yerde yatan adamı işaret ederek"işte o"diyerek diğer insanların hayatlarını kurtarmıştır.
Çok dramatik olan bu sahneden yola çıkarak ulus olarak insan kendi tarihini, yaşamış olduğu trajediyi bir bir akıl süzgecinden geçirerek sorar, sorgular..
Sorgulama salt o toplumun yaşamış olduğu bir trajediyi ele almak değildir elbette.. Bireyden yola çıkarak toplumun ruhsal, tarihsel, inançsal, hukuksal ve adaletli yapısını ele alarak sorgulamaktır.
Oysaki çok yönlü parçalanan toplumların ruhsal yapısı darmadağındır.
Bahse konu elbetteki Kürdlerdir.. Kürdlerin kendi içinde yaşamış olduğu en ufak bir olay,olgu ve sorunu bile karmaşık hale getirmeleridir.. Oysa sağlıklı toplumların sorunları çözmede çok daha akılcı yöntemlerle söz konusu sorunu hemen çözdüklerini biliyoruz..
Yukarıda bahse konu sorunları Kürdler neden çözemiyor, diye sorduğumuzda? Sorunu ele alış biçimleri parçalıdır. Nasıl ki kişilik yapıları parçalıysa, ruhsal yapıları nasıl ki dumura uğratılmışsa ve birey bir yetkinin de sahibiyse söz konusu "suçluyu" suyu çıkana kadar evire çevire döverek kalbura çevirip söz konusu sorunu "kadük" leştirir.
Yukarıdaki filmden pasajlar halinden bahsettiğim karelerden yola çıkarak, Nazi subayın insanlara karşı infazı tek bir mermiyle yapılırken, Kürdlerde uzun yıllara yayılan "demokratik değişim, dönüşüm" mücadelesi ne yazık ki gelinen aşamada Lenin'inin belirttiği üzere "iki ileri" bir geriden ziyade"iki geri bir ileri"den öteye gitmemekte.
Oysa toplumsal ilerlemeye dair çokca bedel ödeniyor ve bu bedeller ödenmeye de devam ediyor.
Hukuk ve adale kavramları bireyde içselleştirilmediği sürece bunun davranışa yansıması çok zor gözükmekte.
Ulus olarak onca materyal okumamıza rağmen, gücü eline geçiren bireyler bir karar alırken o kararın yanlış olmasına rağmen onu ısrarla dikte etmesi ise bireyin ruhsal olarak parçalı durumundan ibarettir.. Bunun tanımı psikoloji de çokca yapıldığından tekrar etmeyeceğim, lakin gücü toplumsal ilerlemeye ivme kazandırma amaçlı kullanmadığınız sürece o güç bir bumerang gibi dönüp sizi vurur!!Oysa toplumsal ilerlemeye dair verilen emekler bireylerin güce tapınarak hareket etmeleri bu halka bir şey kazandırmaz.
Çokca dile getirilen bir tespiti tekrar etmekten beis görmeyerek"toplum, toplumun öncülerinden daha ileriyi görmekte ve okumaktadır. "demekten kendimi alamayacağım.
Mehmet Güzel/GlobalKalem.com
-- Adversting 7 REKLAM ALANI --